Kafein dünyanın en popüler stimulant maddelerinden biridir. Kakao çekirdekleri ve çay yaprakları da dahil olmak üzere 60’tan fazla farklı bitki türü doğal olarak değişen derecelerde kafein içerir. Kafein, yapraklar, çekirdekler ve meyveler de dahil olmak üzere çeşitli bitki kısımlarında bulunabilir. Kafein bulunduğu yere bağlı olarak farklı isimler alabilir. Örneğin çay bitkilerindeki tein, mate bitkilerindeki matein gibi. Doğal olarak oluşan kafeinin yanı sıra laboratuvarlarda yapay olarak da üretilebilir.
Kafein tüketince neden daha uyanık hissederiz?
Kafeinin vücutta ilgili reseptör dediğimiz almaçlara bağlanması, uyuşukluğun geçici olarak giderilmesine neden olur ve bu nedenle kafein tükettiğimizde kendimizi geçici olarak daha uyanık hissederiz. Akciğerde düz kasların gevşemesiyle solunum yollarında hava yolları açılır, bağırsak hareketlerini arttırabilir, mide asidi salgılanmasını arttırır. Fazla miktarda alındığında uykusuzluğa, kalpte çarpıntıya ve kan basıncında yüksekliğe neden olabilir. Kalsiyum emilimini azaltır. Kronik alımda kemik yoğunluğunu azaltıcı yönde etki gösterebilir.
Kemik yoğunluğunu olumsuz etkileyebilir!
Kafein tüketimi, bazı kişilerde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Ülseri olan hastalarda şikayetlerin artmasına neden olabilir. Osteoporoz hastalarında özellikle de kalsiyum alımı düşükse kemik yoğunluğunu olumsuz etkileyebilir. Kan basıncında artışa, kalp hızında artışa neden olabilir.
Hamilelerde kafein alımı 300 mg altında olmalı!
Genel olarak herhangi bir olumsuz sağlık etkisinden kaçınmak için sağlıklı bir yetişkinin günlük kafein alımının 400 mg ile sınırlandırması önerilmektedir. Bir fincan Türk kahvesinde 60-65 mg kafein bulunmaktadır. Çocukların kafeinin etkilerine karşı yetişkinlerden daha hassas olabileceğine dair bazı çalışmalar bulunmaktadır. Güvenli bir doz belirlenmemiş olmasına rağmen, çocuklar kilogram vücut ağırlığı başına 2,5 mg’dan fazla kafein almamalıdır. Yani 20-25 kg’dan hafif bir çocuk için bir fincan Türk kahvesi fazla olabilir. Gebelerde Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, alınan kafein miktarı günde 300 mg’ın altında olmalıdır.
Kafein zehirlenmesine yol açabilir
Aşırı tüketim uykusuzluk, huzursuzluk ve bazen kas kasılmaları gibi bir dizi belirtiye neden olabilmektedir. Kandaki 80 mg/ml kafein konsantrasyonunun ölümcül olduğu bildirilmiştir. Kafein zehirlenmesinin nadir görülmesine rağmen, kafeinin farklı reseptör türlerini etkileme kabiliyeti göz önüne alındığında zamanında tedavi edilmez ise potansiyel olarak ölüme bile neden olabileceği bilinmektedir.
Tehlikeli etkileşimler oluşabilir…
Potansiyel olarak tehlikeli etkileşimler nedeniyle kafein tüketimi ile birleştirilmemesi gereken ilaçlar bulunmaktadır. Kafein, bu ilaçların etkilerini şiddetlendirerek ilacın etkilerin ve toksisitenin artmasına yol açabilen bir uyarıcıdır. Kafein ile alkol, kalp damar hastalıklarında, nöropsikiyatrik hastalıklarda kullanılan bazı ilaçlar potansiyel olarak etkileşime girebilir. Bu ilaçları kullanan hastalar, etkinliğin azalmasını veya tehlikeli sağlık sonuçlarını önlemek için kafein alımını sınırlamalı veya kesmelidir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda (DEHB) kullanılan ilaçlar ile birlikte kullanıldığında kaygıya ve kalp hızında artışa neden olabilir. Bu ilaç gruplarını kullanan bireylerin hekimlerine danışarak ilaç etkisinin kafein yan etkilerinin değerlendirilmesi uygun olabilir.
Kafeinin birçok hastalıkta etkisi araştırıldı
Kafeinin çok sayıda hastalıkta etkisine dair araştırmalar bulunmaktadır. Diyabet hastalarında glukoz metabolizmasına olumlu etkisini destekleyen çalışmalar vardır. Kahvenin mide bağırsak ve karaciğer kanserlerinden ve koruyucu etkisine ilişkin kanıtlar bulunmaktadır. Beyin ilişkili hastalıklarda da etkisi incelenmiştir. Parkinson hastalığının tedavisinde kafeinin mekanizmasına benzer etkisi olan bir ilaç ABD’de 5 yıl kadar önce onaylandı. Göz içi basıncı artışı, Alzheimer, atopik dermatit, apne ve Tip II Diyabet gibi farklı hastalık risklerini hafifletebileceğine dair çalışma sonuçları bulunmaktadır.
Diğer farmakolojik etkisi olanlar gibi kafein için de doz önemlidir. Günde 1-2 kahvenin bir karaciğer kanseri türü olan hepatoselüler kanserden yüzde 35’e varan oranda koruyabileceğini gösteren çalışmalar vardır.
Kafein etkileşimlerinin farkında olmak, hastaların kahve, çay, soda, enerji içecekleri ve çikolata dahil olmak üzere diyetle alınan kafein miktarını iyi değerlendirmeyi sağlayacaktır. Hastaların mevcut ilaçlarını bırakmamaları, kafein kullanımı ile ilgili hekimlerinin görüşüne başvurmaları gerekir.
Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı
Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal